Bana Değmeyen Yılan
Yazar Hakan Dikmen
hakandikmen30@gmail.com -
Her yerde olduğu gibi Erzurum’da da sorunlar var. Sanırım, bunu Erzurum halkı, bürokrasi ve siyaset dünyası kabul ediyor. Sorunumuz yok her şey güllük gülistanlık diyenlerin samimiyetlerinden veya akıl düzeylerinden şüphe ederim.
Ancak her zaman dile getirdiğim gibi, bu sorunların çok önemli bir bölümü ufak tefek rötuşlarla çözüme kavuşturulabilecek nitelikte sorunlardır. İşsizlik, kentleşme ve trafik gibi daha yoğun olarak hissedilen ve çözümü de daha çok çaba gerektiren sorunlarda yine ufak tefek dokunuşlarla olumsuz etkileri daha azaltılabilir.
Yine herkesin kabul ettiği bir başka gerçek’te Erzurum’da başta ekonomi olmak üzere, birçok alanda kamu kurum ve kuruluşları önemli bir yer tutuyor ve yönlendirmeleri sağlıyor. Bir anlamda kamuyu bir kenara bırakırsak, Erzurum belli başlı sorunların içerisinde kalmış tarihi şan ve şerefle dolu bir büyükşehir. Bundan dolayı kamu kurum ve kuruluşlarının düzgün ve verimli bir şekilde çalışmaları diğer illere oranla daha fazla bir önem taşıyor.
İşte bu nedenle sürekli kamu, kurum ve kuruluşlarında gördüğümüz sorunlara ve hatalara değiniyorum. Sorunlu ve aksak yönler genellikle birden fazla kurumda olduğu için genellikle kurumların isimlerini vermemeyi tercih ediyorum. Olur ya belki de her kurum yöneticisinin kendi kurumunu sorgulayabileceğini umuyorum.
Bu aksaklıkların düzelmesi, alttan üste el ele vermekle mümkün olacaktır. En üstteki idareci kendisini düzeltecek ve bu durum silsile yolu ile tüm kademeye yayılacak. Tabii ki bu düzeltme işlemi esnasında bazı idarecilerin haklı olarak canları yanacakların çıkaracağı ayyuka ve feryatlar ile baskılara göğüs germeleri gerekiyor.
Çoğu yönetici bundan kaçınıyor’’ Bana Değmeyen yılan misali’’. Kimi kısa bir süre önce yazdığım gibi, kendisini taştan bir duvarın içerisine hapsetmiş ve bütün dünyasını çevresini sarmalayan birkaç yağcıdan ibaret yapmış ve bütün iletişimi ve işlerini bu kişilerle gerçekleşiyor. Dolayısıyla hep yanlış yönlendiriliyor. Kurumun iş ve işlemleri hep düzgünmüş olarak kendisine lanse ediliyor.
Bazıları da üç maymunu çok güzel oynuyorlar. Aslında bu sorunların farkındalar ama görmemezlikten gelmek ve gününü gün etmek onlar için daha tercih edilmesi gereken bir tutumdur. Bu yöneticilere aksaklıklardan ve yapılan yanlışlıklardan söz ettiğinizde yüzlerini yalandan şaşırmış bir ifade kaplar; “Ya öyle mi? Hiç bilmiyordum, hemen ilgilenirim!” der, ama dünya yansa bir tutam otu yanmaz. Geçenler de bir kamu kurumuyla ilgili bir sorunda böyle bir durumla karşılaştım.
Kısaca, bu memleketin üç maymunu oynayana değil, gerçekten Erzurum’u seven, Erzurum için çalışan ve çalıştıran, zeki, işinin ehli, liyakatli yöneticilere ihtiyacı vardır.
Hakan Dikmen
