08 Aralık 2021 - Çarşamba

KÜFLÜ BİR GERÇEK SADECE

Yazar - Emir Baskın
Okuma Süresi: 4 dk.
Emir Baskın

Emir Baskın

emirbaskin@gmail.com -
Google News
''Akıllı bir gencin hayata bakışı bu olmamalı !!! '' Bugün sizlerle  akıllı zeki bir genç bir arkadaşımın yazısını paylaşmak istiyorum. Şerifenur Özkök
Boğaziçi öğrencisi'nin Kaleminden
 
Ne yapsam bilmiyorum. Herkese karşı bu kadar şüpheci yaklaşırken, sonsuz bi özveriyle birinin beni sevmesini beklemek de mantıklı mı bilmiyorum. Bi bok bilmiyorum zaten. Yalnızım ben. Bir başıma kaldım. Adına travma diyerek, yara izlerine anlam yüklediğim her anı, o anıyı yaşatan insanla beraber siktir olup gitti. Şimdi yara bere içinde bir ben varım sanki koca dünyada. Yemin ederim kendimi büyütme, yüceltme çabası değil bu. Kendine acıma, ya da insanlara kendimi acındırmaya çalışma hele hiç değil. Böyle işte sadece. Olduğu gibi, ağızda ekşi bir tat bırakan, küflü bir gerçek sadece.
 
İnsanların kafasına hayali düşünce balonları yerleştirmekten vazgeçmeliyim. Bunu biliyorum. Ama başka türlü çok kolay, çok tahmin edilebilir oluyor hayat. Belki monotonluktan korkup, acının uyuşukluğuna sığınmak da diyebiliriz buna. Çünkü ben uyuşturmayı öğrenerek büyüdüm, birçoğumuz gibi. Uyuşuyor parmak uçlarım, dudaklarım, ve beynim. Bu yüzdendir hatta belki alkole bu denli bir hayranlıkla bağımlı olmam. Bir şişe üzüm suyu nasıl acının ortasında acısız bırakabilir ki bir insanı. Kalbim artık ucu kararmış bir tahta kaşık gibi. Islak ve kötü kokuyor. Bir süre sonra, belki varlığı farkedilince, uyuşukluk sonunda geçince, atılmaya ve unutulmaya mahkum. Çok ağır geliyor bana bu dediğim her kötü anıyı, yüzbinlerce insanla beraber taşıyorum. Yalnızlığıma bir çare olmuyor bu.
 
Hep böyle miydim bilmiyorum. Daha yirmi bir yaşındayım ama gençliğimi hatırlayamıyorum. Hatta şiir müsveddelerinde, gençliğimden lavanta kokulum diye bahsediyorum. Gençliğim her hatırladığımda bir lavanta tarlasında, mutluluksa neden bilmem, hep yedi yaşında. En kötü anım olması gereken gün, hep bir mercan kayalığında, rengarenk balıklarla beraber yad ediliyor. Hiç ağlamıyorum artık anlatırken. Hatta bunu anlatırken hiç ağladım mı bunu da hatırlamıyorum. Hatırlamak hep dedemi getirir aklıma. Yavaş, az ama özlü konuşturur çünkü hatırlamak. O zamanlar saçma gelirdi. Dedem anılarını anlatırken neden bu kadar yavaş konuşurdu anlamazdım. Meğer yaşı çokmuş dedemin. 80 yılın defterinde o sayfaya yazılan özel harfi bulmak kadar zormuş hatırlamak. 
Dedemi anlıyorum şimdi ben yirmi bir yaşında. 
Kalbimin karşısında 
Ve aklım bir uçurumun kıyısında, 
Dedemi hatırlıyorum. Ve bir kez daha emin oluyorum. Daha gelmedik. Biçilen nefes kadar devam etmek gerek. Zorlasa da merdiven çıkmak, elbet kendimi atacağım yokuş aşağı bir yol da bulacağım. Az kaldı mı bilmiyorum. Ama devam etmek zorundayım.
#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
pub-1785681847249596 2497439732