21 Haziran 2025 - Cumartesi
içimizdeki ışığı karanlığa gömmeyelim
Hayatın ağırlığı bazen o kadar güçlü vurur ki, kim olduğumuzu unutur hale geliriz.
Yazar - Dilek Çifçi
Okuma Süresi: 2 dk.

Dilek Çifçi
cifcidilek01@gmail.com -
Sabah erken kalkmalar, yetişmesi gereken işler, bitmek bilmeyen sorumluluklar, her geçen gün derinleşen geçim sıkıntıları… Tüm bu koşuşturmacanın içinde kendimizi yavaş yavaş arka plana atarız. Oysa içimizde, biz olduğumuzda parlayan bir ışık var. Ve bu ışığı ancak biz kendimiz yeniden yakabiliriz.
Olumsuzluklar, hayatın kaçınılmaz parçaları. Ama onları hayatın merkezine koymak, kendimize yapabileceğimiz en büyük haksızlıklardan biri. Çünkü her gün yeniden doğan güneş gibi, biz de her gün yeniden başlama gücüne sahibiz. Yeter ki kendimize bu fırsatı tanıyalım. Biraz durup nefes alalım. Yalnızca çalışmak, üretmek ya da başarmak için değil; yaşamak, hissetmek, sevmek ve gülmek için de var olduğumuzu hatırlayalım.
Hayat, bizi kalıplara sokmaya çalışıyor. Ama biz, o kalıpların dışında da var olabiliriz. Kendimiz olduğumuzda, hayata daha başka bir gözle bakmaya başlarız. Zorluklar hâlâ vardır, ama biz artık onların içinde kaybolmak yerine kendi yolumuzu aydınlatacak bir ışık taşırız yanımızda: kendimizin ışığını.
Belki de en büyük devrim, içimizde başlar. Kendimizi yargılamadan, ezmeden, başkalarıyla kıyaslamadan olduğumuz gibi kabul edebilmekle... Yorulduğumuzda durmakla, mutlu olduğumuzda gülmekten çekinmemekle, hüzünlendiğimizde gözyaşlarımızı saklamamakla... Çünkü insan, ancak kendisi olduğunda gerçekten yaşar.
Bu yüzden bugün, hayatın tüm telaşına rağmen bir an duralım. Aynaya bakalım ve kendimize şöyle diyelim: “Ben buradayım. Ve ben, olduğum haliyle yeterliyim.” İçimizdeki ışığı saklamayalım. Çünkü bu dünyada, en çok da kendimize ihtiyacımız var.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları