27 Şubat 2021 - Cumartesi
“MANKURT YÖNTEMİ” İLE TECAVÜZCÜLERİ ADAM EDEMEZ MİYİZ?
Yazar - Yazar Canda Kalemoğlu
Okuma Süresi: 2 dk.
Yazar Canda Kalemoğlu
candanas423@gmail.com -
Mankurt Yöntemi Nedir? ile başlayalım. Pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Orta Asya’da
döneme damga vurmuş bir işkence yöntemidir.
Mankurt Yöntemini Orta Asya’ da savaşlarda ele geçirilen düşmanların üzerinde
uygulamışlardır. Bu düşman askerlerini önce boğazlarına kadar toprağa gömerlerdi sonra
kafalarını kazıyıp ıslak deve derisini sıkı bir şekilde kafaya geçirirlerdi. Kızgın güneşin altında
günlerce bekletirlerdi. Deve derisi kurudukça gerilmeye başlardı ve iyice kafaya yapışırdı.
Uzamaya başlayan saçları ise deriden dolayı dışarıya değil de içeriye dönük uzamaya başlardı.
İçeriye doğru kıvrılan saçlar beyne zarar verirdi. Dayanılmaz acılar içinde kıvranan bu kişi belli
bir süre sonra aklını yitiriyor, hafızasını kaybediyor ve efendisine itaatkar hale geliyordu.
Mankurtlaşan bu düşman askerlerini kendi yöntemleriyle kendilerine bağlı bir şekilde
yetiştirip ordularına kazandırıyorlardı. Anadoluda ki “MANKAFA” deyimi de buradan
gelmektedir.
Çağdaş Köleleştirme, Zihin Kontrol Yöntemi vs. adına ne derseniz deyin barbarca bir yöntem
olduğu aşikar. Peki bu yöntemi tecavüzcülere neden uygulamayalım ki? Önlerine kimse set
koymadığı için sayıları gün geçtikçe artmaya başlamadı mı? Canlarını alamıyoruz maalesef
öyle bir lüksümüz yok çünkü ölüm sadece Allah’ın emri ve verdiği canı ancak O alır fakat
onları mankurtlaştırma lüksümüzün olduğu düşüncesindeyim. En azından onların o kirli
zihinlerini yok edip eski kimliklerine yabancılaştırabiliriz. Bu şekil de onları hem topluma
kazandırabiliriz hem de tecavüzün önüne set koyup önleyebiliriz.
Ağrılı ve sancılı geçen barbarca bir yöntem olduğundan bahsettik bu ağrılı ve sancılı süreci de
kadınlara ve çocuklara tecavüz ederken onların çektikleri acılara saysınlar. Onlar yüzünden
biz kadınların yaşaması gereken yaşlarda teker teker öldüğümüze, genç bedenlerden zorla
alınan canların gökyüzüne yükselmesine şahit olmaktan yorulduk. Çocukların da artık ölmeye
değil de yaşamaya mahkum olmaları gerektiğini düşünüyorum.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları
