Bazen Savaşmak Değil, Çekilmek Kurtarır İnsanı
Toplum bize hep aynı cümleyi fısıldar: “Mücadele et, vazgeçme, savaş.” Sanki her geri adım bir yenilgi, her susuş bir zayıflıkmış gibi… Oysa hayat, her cephede savaşarak kazanılmıyor.

Hande Nazan Acar
-Bazen en büyük kurtuluş, sessizce çekilmeyi bilmektir. Çekilmek; korkaklık değildir. Aksine, insanın kendini fark etmesidir. Nerede tükendiğini, neyin onu zehirlediğini, hangi savaşın artık anlamını yitirdiğini görebilme cesaretidir. Çünkü bazı mücadeleler insanı büyütmez, küçültür.
Haklı olsan bile yorar, hatta içten içe çürütür. İlişkilerde, işte, ailede ya da toplumsal baskılar karşısında… Herkesin bir “dayanma eşiği” vardır. O eşik aşıldığında ısrar erdem olmaktan çıkar, kendine ihanet halini alır. İşte tam orada çekilmek, kendini seçmektir. Kendini kurtarmaktır.
Toplum, çekilenleri hemen etiketler: “Pes etti”, “Kaçtı”, “Güçsüzdü.” Oysa kimse insanın o savaşta neler kaybettiğini sormaz.
Uykusuz geceleri, bastırılan öfkeyi, yutulan sözleri, yavaş yavaş yok olan neşeyi görmez. Çekilmek, bazen bu görünmeyen kayıplara bir dur demektir. Her kavga kazanılmaz. Her savaş haklı değildir.
Ve her zafer, mutluluk getirmez. Bazı zaferler insanın kendisini kaybetmesi pahasına kazanılır. İşte o yüzden, çekilmek bazen en akıllıca direniştir. Asıl güç; ne zaman devam edeceğini değil, ne zaman bırakacağını bilmektir. Çünkü insan her şeyi düzeltemez, herkesi değiştiremez.
Ama kendini koruyabilir. Kendini kurtarabilir. Belki de olgunluk, her kapıyı zorlamak değil; bazı kapıların ardında sana ait bir hayat olmadığını kabul edebilmektir.
Ve oradan, sessizce ama dimdik ayrılabilmektir. Kendinize lütfen haksızlık etmeyin zaman ve hayat geçiyor mutluluğunuz herşeyden daha önemli çünkü siz gülümsemeyi unuttuğunuzda bunu kimse size öğretmeyecek kendiniz dışında... İçimdeki çocuğu kucaklıyorum sevgiyle.
