14 May 2025 - Wednesday

Nüfusta Nicelik mi önemli, Nitelik mi?

Son zamanlarda gündeme gelen çocuk sayısının artırılmasına dair bazı teşvikler, beni oldukça düşündürüyor. Özellikle üç çocuk doğuran kadınların KPSS’ye girmeden memur olabileceği yönündeki öneri, hem bir kadın olarak, hem de toplumun geleceği adına kaygı

Yazar - Yazar Aysun Bekdemir
Okuma Süresi: 3 dk.
Yazar Aysun Bekdemir

Yazar Aysun Bekdemir

Aysunbekdmr@gmail.com -
Google News

Elbette nüfusun azalması devletin üzerinde durması gereken bir konudur fakat, bu meseleye yaklaşım biçimi, kullanılan dil ve uygulamaya konması planlanan yöntemler gerçekten düşündürücü. Çünkü burada mesele sadece çocuk sayısını artırmak gibi görünüyor. Fakat çocukların nasıl bir ortamda, hangi koşullarda, kimlerin elinde yetişeceği göz ardı ediliyor. Daha önce de bu konuda ‘Evlilik Ehliyeti’ başlığı altında bir makale ele almıştım. 

Evliliğe liyakatı olmayan insanlara evlilik izni verilmemesine dair ve daha birçok şey. Şunu açıkça sormak gerekiyor: Önemli olan sadece doğurmak mı? Sayıyı artırmak mı? Yoksa bilinçli, sevgi dolu, maddi ve manevi olarak güçlü ailelerin çocuk sahibi olması mı? Üç çocuk doğurmuş olmak bir başarı ölçütü olabilir mi gerçekten? O çocukların ne koşullarda yaşadığı, nasıl beslendiği, ne eğitim aldığı neden bu kadar geri planda kalıyor? Devletin anne olmak isteyen kadınları desteklemesi çok kıymetli. Elbette doğum izni, kreş hakkı, maddi destek gibi uygulamalar gerekli ve yerinde. 

Ama KPSS gibi yıllardır uygulanan ve yüz binlerce gencin emek verdiği bir sınavı, sadece doğurganlıkla ilişkilendirip devre dışı bırakmak haksızlık değil mi? Bu kadar çok genç, sabahlara kadar çalışarak hayal kuruyor. Anne olduktan sonra da kariyer yapmak isteyen kadınlar var ve onlar da bu sınavlara giriyor. O zaman bu işin emeği ne olacak? Kadının hayatı sadece doğurmaktan ibaret mi? İsteyen üç çocuk da doğurur, istemeyen hiç doğurmaz, bu bir tercih meselesidir. 

Ama devlet, kadınları bu tercihe yönlendirmek için ödül mekanizmaları kurarsa orada bir durup düşünmek gerekir. Çünkü bu noktada kadının kendi hayatına dair karar verme özgürlüğü gölgeleniyor. Sanki kadın, toplumun devamı için çocuk doğurmak zorundaymış gibi bir izlenim yaratılıyor. Beni en çok rahatsız eden diğer konu da şu ki: Sayı üzerinden değer biçiliyor. Oysa esas olan nicelik değil, niteliktir. Topluma katkı sağlayacak bireyler yetiştirmek istiyorsak, önce o bireyleri yetiştiren ailelerin bilinçli olması gerekmez mi? Sırf devletin teşvikiyle doğurulmuş ama sevgiden, ilgiden, kaliteli eğitimden yoksun çocuklar mı ülkenin geleceğini belirleyecek? Yoksa kendini gerçekleştirmiş, bilinçli bir kadının büyüttüğü, özgür düşünebilen, vicdanlı bireyler mi? Kısacası mesele üç çocuk değil, nasıl insanlar yetiştirdiğimizdir. Ve bunun yolu da çocuk sayısını değil, kadınların ve ailelerin bilinç düzeyini artırmaktan geçer. Eşitliğe, adalete ve özgürlüğe dayalı bir toplumu ancak böyle kurabiliriz. Gerisi sadece istatistik olur.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.