12 Ekim 2025 - Pazar
“Yüzyılın En Büyük Devrimi: İnsan Olmayı Unutmak"
Yüzyıl… İnsanlık tarihinin en kısa ama en yoğun bölümü belki de.
Yazar - Yazar Duygu Daşdemir
Okuma Süresi: 2 dk.

Yazar Duygu Daşdemir
-
Bir asırda insan; toprağı sürenden dijital dünyayı yöneten birine dönüştü. Fakat bu büyük dönüşümün içinde bir şey eksildi: insanın kendisi.
1900’lerin başında insan, doğayla uyumlu, emeğin teriyle yoğrulmuş bir varlıktı.
Sofrada bereketin, komşulukta güvenin, kalpte inancın yeri vardı. Yaşam sade, yavaş ama anlamlıydı. O dönemin insanı “az”la mutlu olmayı biliyordu.
Sonra sanayi devrimleri, savaşlar, kentleşme ve teknolojik sıçramalar geldi. İnsan, ürettikçe kendini güçlü sandı.
Makinalar ilerledikçe, duygular geriledi.
Yeni yüzyılın insanı artık hızın kölesi.
Bir bildirimi kaçırmamak için yaşıyor, ama bir duyguyu yakalayamadan gününü bitiriyor.
Görünürde “bağlantılı” ama gerçekte hiç bu kadar yalnız olmamıştı.
Modern çağın insanı her şeyi biliyor ama neredeyse hiçbir şeyi hissetmiyor.
Bilgiye saniyede ulaşıyor, ama bilgelikten kilometrelerce uzak.
Sevgi emojiye, dostluk sanal paylaşıma, vicdan ise sessiz izlemeye dönüştü.
Artık değerler değil, trendler belirliyor insanın yönünü.
“Kim olmalıyım?” sorusu yerini “Nasıl görünmeliyim?”e bıraktı.
Ve belki de bu yüzden, son yüzyılın insanı hem en güçlü hem en kırılgan varlık haline geldi.
Aya gidebiliyor, ama kalbine inemiyor.
Veriyle dünyayı yönetiyor, ama bir cümleyle yıkılabiliyor.
Teknolojinin büyüsüne kapılıp kendi özünü unuttu.
Ama hâlâ umut var…
Çünkü insan, her çağın sonunda yeniden doğmayı bilen bir varlık.
Belki de şimdi, dijital gürültünün içinde sessiz bir devrim başlıyor:
İçine dönme, özünü hatırlama, kalbiyle düşünme devrimi.
Son yüzyılın insanı bir “geçiş varlığı” olabilir…
Makineyle insan, hızla anlam arasında sıkışmış bir köprü.
Ve belki de gelecek yüzyıl, yeniden “insan olmanın” hatırlandığı dönem olacak.
Yorumlar (0)