20 Temmuz 2023 - Perşembe

VESSELAM

Biz oturma odasında kedi-fare kovalamacası olan çizgi film izlerken, babamla annemin mutfakta sesli kahkaha atmasıydı. Ben annemin kahkaha atan sesini ilk defa 6-7’li yaşlarımda duymuştum. Nasıl da güzel kahkaha atarmış meğerse…

Yazar - Öznur ATAYETER
Okuma Süresi: 6 dk.
Öznur ATAYETER

Öznur ATAYETER

derinhaberkurumsal@gmail.com -
Google News

90’larda ben daha çocukken, babamın hatlı minibüsleri vardı. Yanlış anlaşılma olmasın çok güzel para kazanırdı. Her akşam kuruyemiş, meyveler ve bana özellikle paket paket çikolata getirirdi. Kaç yaşına geldim hala hatırlarım o minibüsü. Karşı caddenin ara sokağına park eder, biz camdan annemle bakardık. O da selektör yakarak bize göz kırpardı.

Dedemlerle sadece aynı evi paylaşmıyorduk, gelirde aynı kasada toplanırdı. Babam her akşam hasılatı getirir, dedeme sayar, verir sonra odasına çekilir ve beni severdi. Bizde bir büyüğün yanında kendi çocuğunu sevmek ayıptı o zamanlar. Daha sonra her ne olduysa, çocuk aklım almadı ama 9 yılın ardından annem ve babam ayrı bir eve taşındılar. O ev bize ait ilk evdi. Ben o kadar küçüktüm ki o minicik ev bana kocaman gelmişti. Oysa sadece iki odası, bir de muhteşem bir manzarası olan terası vardı. Gerçi o yaşta manzara pek umurumuzda değildi. Biz koştur koştur oyun oynuyorduk. Önemli olan buydu. Hatta bir bisikletimiz vardı. Kardeşimle ona binerdik o terasta.

6-7 yaşlarında ev ne demek? Neresi? Evde aile olmak nasıl bir şey? Sorularımın cevabını bulmuştum. Ev, babanın seni her odasında, her köşesinde kucağına alıp sevmesi, öpmesiydi. Baba ya da anne diye seslendiğinde “canım” diye karşılık almaktı. Akşamları gelen çikolatanın gizli kapaklı yatak odasına kaçırılarak verilmesi değil de baya giriş kapısında “hani babaya öpücük” dedikten sonra oracıkta avucuma tutuşturulmasıydı. Doğum günü kutlamak ve arkadaşlarını çağırabilmekti ev. Günün istediğin saatinde uyanmak ya da anneye naz yapmaktı uyanmamak için. Banyodan sonra havluyla istediğin gibi dolaşırken, aman biri görecek diye korkmamaktı. Benim ailemin zırhıydı işte. Biz oturma odasında kedi-fare kovalamacası olan çizgi film izlerken, babamla annemin mutfakta sesli kahkaha atmasıydı. Ben annemin kahkaha atan sesini ilk defa 6-7’li yaşlarımda duymuştum. Nasıl da güzel kahkaha atarmış meğerse…

 Küçücük ama kocaman bir mutluluktu ev.

İlk okulu bitirene kadar kirada oturduğumuz o dönemde, bir gün olsun annemin ya da babamın kira kaygısı olmadı. Çok iyi geliri olduğundan mı? Hayır! Az önce dedim ya! Tüm hasılat dedemde toplanırdı diye. O ne kadar lütfederse o kadar alırdı babam. Sadece, alım gücü daha iyiydi ve kira bu gelirin üzerinde değildi. Hele ki faturalar yüzünden bir kere olsun bunaldıklarını ya da oturup hesap yaptıklarını hatırlamam. Annem her hafta sonu pazara gider, pazar arabasını ağzına kadar doldurur ve her hafta kadın arkadaşlarını davet ederek mükellef masalar kurardı.

 Sonra ev sahibi olduk. Hatta bizim kiracılarımız oldu. Hala da var o kiracılarımız. Geçen bizimkilerle sohbet ederken anneme aldığınız bu kiraya artık depo vermiyorlar. Malınızın değeri mi yok? Arttırsanıza kirayı dedim. Babam belli ki beni kırmamak için susmuştu ama annem acımaz. Tarihi bir ders verdi bana. Geçen gün emekli maaşı yetmeyen bir kadın kirasını ödeyemeyeceği için intihar etmiş. Bu haberi “Allah kahretsin anne şuna bak” diyerek bana sen okumadın mı? Sen bilmezsin kiracı olmak nasıl bir şey! Hiç cebinden kira ödemedin. Ev sahibinin seni kiradan önce aradığında ya da kapına geldiğinde kalbinin ağzında atması ne demek sen bilmezsin kızım. Biz unutmadık! Size hissettirmedik ama biz de kiracıydık. Size vasiyetim olsun, bizden sonra size kalırsa bu mülkler kiracılarınıza vicdanlı birer mülk sahibi olun dedi.

O an bir uyanma yaşamış gibi hissettim. Bizim hiçbir an hissetmediğimiz o yokluk zamanlarından ders alan bir kadın, şu an varlık içinde bu empatiyi kurarken nasıl olurda daha 20 yıl öncesinde yokluktan gelip, dünyanın en zenginleri içine girdikten sonra yoksula hala zulmetmekten geri durmaz. Hiç mi görmez yönettiği halkının açlık ve sefalet içindeki halini? Ejderli smotie içerken bunları konuşmak tatsız gelebilir belki ama tavsiye ederim ki arada halkın içine karışıp, dertleriyle meşgul olun. İnsanlar yoksulluktan ölüme kaçıyor. O çok övünüp, Osmanlı Torunuyuz dediğiniz Osmanoğulları bile sık sık tebdili kıyafetle halkın içine karışır kamuoyu yoklaması yapardı. 

Neymiş demek ki torun olmak yetmiyormuş!

Bu arada Nevzat teyzem, umarım eşinin yanında defnetmişlerdir seni ve özür dilerim ben seni tabi ki unutmadım…

Rahmet diliyorum.

#
Yorumlar (1)
21.07.2023 13:28
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
pub-1785681847249596 2497439732