SATRANÇ
Şans yoktur satrançta, zar yoktur. Hiçbir satranç oyuncusu mani dizmez. Hakikat vardır o sahada; matematik, hesap, hayatın gerçekleri vardır, zorluklara karşı çözüm vardır...
Ersan YILDIZ
ersanyildiz888@gmail.com -Muazzam bir matematik üzerine kuruludur piramitler. Pi sayısı var, Fi sayısı var, e sayısı var. İcat edilmemişti daha bu sayılar, ama var.
Mısır’da piramitlerin (bilinen) 4 bin yıl önceki yapısında var bunlar.
Sırrına akıl erdiremeyip, uzaylılar yaptı diyenler var. Çok olmadı bulunalı; kabartmalarında satranç figürü de var. Zira satranç denilen oyunda zekâ var, onu yöneten akıl var, strateji var, hesap var, sabır var.
Garip bir oyun satranç; daha piramitlerin alnına kazılmadan, Sümerlerin bulduğu yazıda var.
Mohaç’ta, Malazgirt’te; Hilal taktiğinde var. Galata Cenevizlilerinden kızaklar için alınan yağda var. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşında; Sevr’i yırtıp atıp, Lozan’ı kuran en büyük dehânın önünde hep o var.
Hayatın her alanında satranç var. Doğa şartlarına karşı oynar insan satrancı; savaşta düşmana, okulda sıra arkadaşına, trafikte solladığı araca, pırasa seçerken manavdaki başkaca alıcılara, kurbanlık dana pazarlığında alıcı satıcıya - satıcı alıcıya, çocuğunu emanet ettiği bakıcıya, rapor almak istediği doktora, bina kapısında karşılaştığı komşusuna karşı satranç oynar insanlar.
Attığı her adım; matematiktir, stratejidir, hayata karşı oynadığı bilinçli / bilinçsiz bir satrançtır zira.
Satranç hayattır, hayat satrancın ta kendisi. Somut satrancın piri Garry Kasparov, Vladimir Kramnik’e; 93 yılında iki at bir piyona, vezir verdi. Satranç; vezir vermektir bazen oyunun en başında. Ama daha ‘şah’ demeden çekti beyaz bayrağı Vladimir Kramnik işin sonunda.
Satranç; bütün derin hesapların, stratejik hamlelerin, bazen büyük risklerin sonunda devirdiğin şah’ın yanına attığın estetik bir imza… Bilgeliğe varan yolun rampasıdır satranç; ehilleşecek ruha yangın, akla ilaçtır satranç.
Öyleyse kimler girer bu labirente, kimler değer verir bu insanı yakıp küllerinden yeniden doğuran yangın yerine? Merak ettirir satranç.
Mart 2020 verilerine göre birinci sırada Norveç var, ikinci sırasında Amerika, üçüncü sırasında Çin var.
Biz mi?
Biz yokuz listede, bizde tavla var. Zar atarız biz. Dükkânın önüne serdin mi tabureleri, çırak da getirdi mi tavşankanı çayları dönsün mavra. Avucunun içinde çalkaladıktan sonra öpücüğü kondurup yumruğuna salacaksın zarları tahtaya.
Artık bahtına ne çıkarsa. Şeşiçar ve pencü se severler güzeli gencüse…
Şans yoktur satrançta, zar yoktur. Hiçbir satranç oyuncusu mani dizmez. Hakikat vardır o sahada; matematik, hesap, hayatın gerçekleri vardır, zorluklara karşı çözüm vardır...
Satrancın kurallarını bilen, ona azıcık saygı duyan, ortalama pazar ekonomisi bilgisine sahip birine: ‘‘Dolar yükselince endişeleniyorum, nasıl olacak bu işler?’’ diye sorarsan; sana adaletten, eğitimden, tarımdan, genç beyinlerin daha verimli kullanılacağı projelerden, piyasalardan, rakamlardan, rekabet için hazırlanan planlardan programlardan bahseder.
Tavla oynamayı tercih eden birine sorarsan aynı soruyu: ‘‘Maaşını dolarla mı alıyorsun?’’ der.
Falcıların hiç boş kalmadığı, herkesin astrolog olduğu, bu kadar zarın atıldığı memlekette kimsecikler de garipsemez bu cevabı. Bunun ne demek olduğunu maaşını bulgurla aldığında fark edersin ama, sen yine de takma kafana; öp yumruğunun sırtını, salla zarını tahtaya.
Hadi yavrum kemik…