Körlerin, sağırların birbirini ağırladığı bir düzen!
Yaklaşık otuz yıl kadar bir süre önce, Galatasaray başkanına, sezonun kaderini belirleyecek maçın hangi takımlar arasında oynanacağı sorulduğunda, “Onu Kutsal İttifak belirler” demişti.

Dr. Hasan BANKEROĞLU
-O dönem bu söz, çoğu kişi tarafından Fenerbahçe dışındaki üç büyük kulübü işaret ediyor sanılmıştı. Oysa federasyondan MHK’ya, yayıncıdan milli takım organizasyonlarına kadar geniş bir yapı bize tarafsız yayınlar ve adil bir düzen varmış gibi gösteriliyordu.
Zamanla gördük ki işin rengi çok daha farklıymış. Devletin derin unsurları ve siyasi irade, büyükşehir belediyelerini kullanarak profesyonel takımlar kurdu ve bu takımlar da ittifakın parçası hâline getirildi. Kulüp başkanları siyasi tercihler doğrultusunda belirlendi, federasyon ve alt kurullarda durum hiç değişmedi. Dahası, bu yapının içine FETÖ mensuplarının da sızdığını sonradan öğrendik.
Bugün gelinen noktada da yayın gelirlerinden UEFA-FIFA paylarına, yasal bahisten reklamlara, devlet desteklerinden finansal fair-play uygulamalarına kadar hiçbir alanda eşitlik ve şeffaflık görüntüsü yok. Tabloyu toparlayıp özetlediğimizde ise karşımıza hep aynı manzara çıkıyor: Bir tarafta Fenerbahçe, diğer tarafta ise adeta tüm Türkiye…
Aynı filmi otuz yıldır izlemekten yorulduk. Her sezon “Yeni takım kuruyoruz”, “Yeni hocayla başlıyoruz” söylemleri, ardından havalarda uçuşan inanılmaz rakamlar… Öte yandan 27 yılda sadece iki başkan, ama bir yandan da sözde ‘her yıl seçim isteyen’ bir kesim. Bir türlü doymayan, buna rağmen tribündeki seyirciyi bile beğenmeyen bir düzen…
Bu yapının tarihsel üyelerini tek tek yazmak istesem bir değil, beş köşe yazısı yetmez. Göbek adı “Kutsal İttifak” olan bu oluşumun geçmişi o kadar derin ki saymakla bitmez.
Cüneyt Çakır ve ekibi hakemliği bırakınca onu bir anda “Galatasaray düşmanı” ilan ettiniz.
Şike kumpasının içinde dönemin TFF başkanı, yardımcısı ve yönetim kurulu üyeleri vardı; UEFA temsilcisiyle temasa geçtikleri ortaya çıkmasın diye apar topar görevden alındılar, hatta kulüp yönetimlerine bile dahil edildiler… Bunların hiçbiri unutulmadı, unutulması da mümkün değil.
Trabzon’da Fenerbahçe takım otobüsüne yapılan suikast girişimi de hâlâ hafızalardaki yerini koruyor. Üstelik sanki hiçbir şey olmamış gibi lige devam edildi, sezon oynandı ve istenen sonuç da ortaya çıkarıldı. Suikast ise ‘faili meçhul’ dosyaların arasına atıldı.
Bugünkü manzara da en az geçmiş kadar karanlık. Yıllardır fikstürü kendi çıkarına göre şekillendiren, istediği hakemi ve VAR hakemini hem kendisine hem rakibine gönderen yapı, şimdi sıkışmış durumda. TFF Başkanı’nı Fenerbahçe yanlısı göstermeye çalışmaları da tesadüf değil tabi ki.
Önümüzdeki fotoğrafa baktığımızda, birkaç yılı heba edip üç-beş hakemi feda ederek sistemi aklamaya niyetliler.
Oysa ortada çok net bir gerçek var: İbrahim Hacıosmanoğlu, tüm Yargıtay ve mahkeme kararlarına rağmen hâlâ “2012 kupası Trabzonspor’undur” diyebilecek kadar fanatik bir Trabzonlu. Bu ülkenin gözünün içine baka baka söylüyor. Üstelik Fenerbahçe maçlarında hakemi statta alıkoymaya varacak kadar da provokatif çıkışları olan bir insan olduğunu unutmuş gibi yapıyorlar.
Evet, sonuç olarak dileğimiz illegal bahis, kara para aklama, bahis oynayan hakem ve futbolcular, şike girişiminde bulunan herkes yargıya teslim edilmeli. Türk futbolu ancak böyle temiz bir sayfa açabilir.
Bir sonraki yazıda yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.
