İki Kent, İki Hikâye: Rize Tanıtılıyor, Erzurum Görmezden Geliniyor
Karadeniz’in Yeşili, Ege’nin Kalemiyle Buluştu Rize Valiliği ve Ege Bölgesi Rize Dernekleri Federasyonu'nun birlikte organize ettiği özel tanıtım programı, İzmir’den gelen gazetecileri Karadeniz’in kalbine taşıdı.

Ayder’in yayla serinliği, Zil Kale’nin taş duvarları, Rize Kalesi’nin tarihi manzarası... Hepsi, bölgenin doğa ve kültürle harmanlanmış eşsiz kimliğini gözler önüne serdi.
Program yalnızca bir gezi değil; Rize’nin geleceği için çizilen vizyonun bir parçasıydı. Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, “Doğaya saygılı, kültüre sahip çıkan bir turizm modeli hedefliyoruz,” derken; etkinlik boyunca gazetecilerin gözünde Rize’nin potansiyeli daha da netleşti. Katılımcılar, misafirperverlik ve doğal zenginliklerin turizmin sürdürülebilirliğiyle nasıl bütünleştiğine tanıklık etti.
Erzurum’da Sessiz Kahraman: Harun Cici
Öte yanda, ülkenin doğusunda farklı bir hikâye yazılıyor. Erzurum’un tanıtımı için yıllardır tek başına mücadele eden Harun Cici, etkinlikler düzenliyor, şehrin kültürünü yaşatmaya çalışıyor. Aktivist ruhunu bayan kuaförlüğü mesleğiyle birleştirerek, çevresinde adeta bir gönüllü kültür elçisi gibi çalışıyor.
Ancak Erzurum’daki tablo, Rize’ninki kadar umut verici değil. Harun Cici’nin emekleri, ne valilikten ne belediyeden beklenen karşılığı buluyor. Şehir adına yapılan bu bireysel çabalar, yerel yönetimlerin desteği olmadan sınırlı kalıyor. Oysa yerel kahramanların çabaları, kurumlarla birleştiğinde gerçek fark yaratabilir.
Görmek İsteyene İlham Çok
Bir yanda kurumsal destekle yükselen bir şehir profili, diğer yanda yalnız bırakılan bir gönüllünün sessiz mücadelesi... Bu iki örnek, yerel yönetimlerin ve sivil inisiyatiflerin iş birliğinin ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Rize gibi kentler tanıtımda büyük adımlar atarken, Erzurum gibi potansiyel barındıran şehirlerin de Harun Cici gibi isimlere sahip çıkması gerekiyor.
Kültürü yaşatmak, sadece etkinlik düzenlemekle değil; o kültüre emek veren insanları görmekle başlar.